Amatör Göçmenin Tecrübe Torbası

İngiltere’de Yaşam Giderleri: Paralar Nerelere Gidiyor?

İngiltere’de yaşamak aklımıza ilk düştüğünde kendimize sorduğumuz ilk sorulardan birisi İngiltere’de yaşam giderleri ne kadar olmuştu. Sonuçta İngiltere’ye yerleşelim de aç kalalım gibi bir düşünce mantıksız olurdu. Eğer yerleşmeye karar verdiğiniz ülkede daha önce vakit geçirdiyseniz muhtemelen bölgeyle ilgili temel bir fikriniz vardır. Eğer bizim gibi kaosa bodoslama dalıyorsanız kendinizi yaşam giderlerini araştırırken bulursunuz.

Baştan söylemem gerek, harcamalar kişiden kişiye, kentten kente, marketten markete değişiklik gösteriyor. Ben kendi kentim için kendi harcamalarımı ve etraftan duyduklarımı, gördüklerimi yazacağım. Böylece üç aşağı beş yukarı aklınızda bir şeyler canlanır.

İngiltere’de Yaşam Giderleri

“My wallet is like an onion, opening it makes me cry”

                                          A Quote

Maaşlar

Daha önce İngiltere’de iş bulmak yazımda değindiğim gibi İngiltere’de asgari ücret 1200 pound civarı. İngiltere’de yaşam giderleri konusunun başlangıç noktası ve belirleyici husus, giderin gelirden fazla olmaması gerektiği tavsiye edildiği için, aldığınız maaş olacaktır tabi ki. Elin memleketinde cari açık vermeyin. Ulaşması kolay olduğundan dolayı örnek olarak hep asgari ücreti veriyorum. İlla asgari ücret ile çalışacaksınız diye bir düşünceye kapılmayın.

Benim için gelişmiş ülkenin tanımı basit. Eğer asgari ücret ile haftada 40 saatten az çalışıp, canınızın istediğini yiyip içtikten sonra canınızın istediği ülkeye tatile gidebiliyorsanız gelişmiş bir ülkede yaşıyorsunuzdur. İngiltere gelişmiş bir ülke. Asgari ücret ile güzel bir hayat yaşanabilir. Bunları kendinizi, benim gibi, ekonomik açıdan tedirgin hissetmeyin diye söylüyorum.

Kira

İngiltere’de yaşam giderleri hakkında konuşacaksak maaşınızın giderler dökümünden aslan payını kira kaleminin alacağını söylemem gerek. Özellikle Londra’da yaşamak demek eve giren maaşlardan birini gidip kiraya yatırmak demektir. İngiltere’de ev bulmak başlığında bahsettiğim gibi bu durum insanları ev paylaşmaya itiyor. Aylık 1200 Pound istenerek “lovely”, “quirky” sıfatlarıyla podyuma çıkarılan odacıktan bozma dairelerin fotoğraflarına bakarken sinir krizi geçirebilirsiniz.

Neyse ki bahsettiğim durum Londra için geçerli. Liverpool, Manchester, Birmingham gibi diğer büyük kentlerde kiralar çok daha düşük. Örnek vermem gerekirse bulunduğum kente yirmi dakika uzaklıkta ki kasabalardan birinde 600 pound ödeyerek 2+1 bahçeli bir ev tutmak mümkün iken Londra’da 600 pound ödeyerek ancak oda tutabilirsiniz. Fakat Londra’da iş olanaklarının ve maaşların diğer kentlere göre daha yüksek olduğunu unutmayın.

Biz şu an yaşadığımız kentin lüks bir semtinde, çevremizdekilerin o para kiraya verilir mi sorularına rağmen, 1+1 daire için aylık 600 pound ödüyoruz. Ev yavaştan küçük gelmeye başlamış olmasına ve rağmen yaşadığımız yeri çok sevdiğimiz için taşınmıyoruz.

Faturalar

İngiltere’de ev bulmak başlığında yazdığım gibi ödenen ilk vergi council tax. Belediye vergisi gibi bir şey. Kimi ev sahipleri vergiyi kiraya dahil ederken kimileri ne haliniz varsa görün diyor. Benim ev sahibi ikinci gruptan. Council tax yaşadığınız bölgeye, eve göre değişiklik gösteriyor. Benim yaşadığım bölgede council tax toplam 10 ay ödenmek üzere aylık 100 pound civarı. Otomatik ödeme talimatı verirseniz her ay yüzer yüzer, güzel güzel gidiyor hesabınızdan. Ödemeyi unutmamanız için bankanıza talimat vermenizi öneririm çünkü duyduğum kadarıyla vergi ödemeyenleri kraliçe sevmiyormuş.

Buckingham Palace; Londra’ya yolunuz düşerse Kraliçeyi ziyarete gidip council taxinizin fotoğrafını çekebilirsiniz.

Elektrik ve gaz için aylık 52 pound ödüyoruz. Bence gayet makul bir fiyat. Fakat gel gör ki su faturası aylık 37 pound geliyor. Su faturasına elektrikten, doğalgazdan fazla ödemek ilk başlarda tuhaf gelmişti ama insan alışıyor. Ödemeleri “direct debit” yani bankanıza otomatik ödeme talimatı ile, postane aracılığıyla, ya da “pay zone” tabelası gördüğünüz off licence ( mini market) aracılığıyla yapabilirsiniz.

Evde internet için Vodafone Fibre 35mbps kullanıyorum ve aylık 20 Pound ödüyorum. Gayet memnunum. Vodafone’dan önce TalkTalk adsl kullanmıştım aynı fiyata, açıkça söylemek gerekir ise TalkTalktan da memnundum. En ucuz hangisiyse ona yöneliyorum. Uswitch, broadband.co.uk gibi sitelerden fiyat karşılaştırması yapabilirsiniz. Eğer Türkiye’de Superonline kullandıysanız internet konusunda hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz demedi demeyin.

GSM olarak ön ödemeli hat kullanıyoruz. Aylık 2gb data, 250 dk, sınırsız mesajlaşma için 7.5 Pound ödüyoruz. Şu an için bize yeterli. Yerleştiğiniz zaman bir kredi skorunuz olmadığından faturalı bir hat edinme şansınız pek yok. Kredi skoru konusuna daha sonra detaylı olarak değineceğim çünkü üstünde epeyce konuşulacak bir konu.

Ulaşım

Hangi vasıtayı kullanacağınıza göre ulaşım giderleri değişiyor. Benim gördüğüm kadarıyla en ucuz ulaşım şekli otobüsler. Hemen her yere otobüsler ile ulaşım sağlanabiliyor. Aylık ödeme yapmak tekli bilet almaktan daha ucuza geliyor. Ben ev-iş ulaşımını tramvay ile sağlıyorum ve aylık masrafım noktadan noktaya aylık 93 Pound. Aylık otobüs biletinden neredeyse yarı yarıya daha pahalı. Eğer Londra’da yaşamayı düşünüyorsanız fiyat biraz daha yukarıya çıkacaktır. Londra için aylık ortalama 150 Pound ödendiğini duydum.

Otobüsler ile hemen her yere ulaşım mümkün. Bazen otobüslerde komik yazılar, mesajlar görebilirsiniz.

Diğer bir ulaşım şekli ise tabi ki araba almak. İngiltere’de araba almak yazımda bahsettiğim gibi arabalar ucuz. Trafik yok diyemem ama rahatsız edici seviyede değil. Eşimin iş yeri biraz uzak olduğundan ev-iş ulaşımında araba kullanıyor ve mazot masrafı günlük gidiş-geliş 40 mil için aylık 100 Pound . Mazot litresi 1.30 Pound civarı. Ek olarak trafik sigortasını aylığa böldüğümüzde ödediğimiz ücret 80 Pound.

Eğer iş yeriniz evinize yakınsa ve kendinizi yağmurdan koruyacak bir yol geliştirebilirseniz bisiklet edinmenizi öneririm zira gördüğüm her şehir gerçekten bisiklet kullanımına elverişli.

Yani toplam ulaşım maliyetimiz 193 Pound. Trafik sigortasını da eklersek 273 pound oluyor. Nereden baksan iyi para!

Market Giderleri

İngiltere’de market alışverişi tahmin edeceğiniz üzere ucuz. Giderler kişiden kişiye tabi ki değişiklik gösterecektir ama bizim aylık mutfak giderimiz alkol dahil 120 pound civarı. Market giderinizi düşük tutmak isterseniz Aldi, Lidl gibi ucuzluk marketlerini tercih edebilirsiniz. Ben Aldi’den yaptığım alış verişlerin kalitesinden memnunum. Hatta bir viski yarışmasında Aldi’nin 13 pound raf fiyatlı viskisi blind test sonucunda kendisinden çok daha pahalı viski firmalarını geride bıraktı. Ben henüz denemedim ama deneyeceğim.

Tavsiye isterseniz belinizi doğrultana kadar Aldi ve Lidl’dan şaşmayın ama diğer marketlerinde indirimlerini takip edin. Co-op ve Tesco güzel indirimler yapıyor.

market giderleri
Son alışveriş dökümümüz. Aldi’nin şarapları gerçekten güzel.
Eğlence-Sosyal Yaşam Giderleri

Bu konu da diğerleri gibi kişiden kişiye değişecektir. İngiliz arkadaşlarımın hemen hemen hiç biri, gelecek dertleri olmadığından, para biriktirmiyor, kazandıklarını da ışık hızıyla harcıyorlar. Kenara az buz bir şeyler attılar ise, onu da senede iki kere yurt dışı tatili yaparak bitiriyorlar.

Biz dışarıda yemeye, konserlere, publara vs 150-200 pound civarı bıraktığımız oluyor. En son Rolling Stones konserine iki bilet için 227 pound, Billy Joel konserine iki bilet için 190 pound ödedik. Publarda bira fiyatları mekanın kalitesine göre 3-5 pound arasında. Düzgün bir restoranda yemek yediğimizde de (alkol dahil) 50 pound civarı gidiyor.

Özellikle kış aylarında, yağmurlu depresyon günlerinde saksı gibi evde takılmayı tercih ettiğimizden giderimiz de olmuyor. O yüzden aylık ortalama harcamaya 50 pound diyelim.

Eğlenmek, güzel vakit geçirmek için para harcamaya ihtiyacınız yok. Hemen hemen bütün müzeler ücretsiz ve doyurucu. Hemen hemen her ay bir festival var ve adı duyulmuş gruplar bile ücretsiz konserlere katılıyorlar. Son olarak Razorlight’in sahne aldığı ücretsiz bir festivale gittik ve çok güzel vakit geçirdik. Festivalleri takip etmenizi öneririm.

Manchester Müzesi tamamen ücretsiz

Tabi ki güzel hava yakaladığınızda (evet, bazen hava güzel) millet bahçelerine yuvarlanmaya (!) gidebilirsiniz. Biz tavlamızı biralarımızı alıp parklarda bolca vakit geçirmeye çalışıyoruz. Zaten benim için İngiltere’nin en güzel yanlarından birisi hemen hemen her yerde karşınıza çıkan, kimsenin kimseye rahatsızlık vermediği büyük parklar. Kimi zaman canlı performans sergileyen gruplara bile denk gelebilirsiniz.

Millet bahçesinde yuvarlanırken ben, şemsiye dikkatinizi çekerim.
Sonuç: Gitti Paralar

Bütün giderleri alt alta toplayıp muhasebe yeteneğimi konuşturduğumda 1270 pound tuttuğunu görüyorum, bir asgari ücret. O paraya öküz alınacağı gerçeğini bir kenara bırakırsak (yine öküz!) arabanız yoksa, işiniz evinize yakınsa, emekli doktor ve yargıçların yaşamadığı bir bölgede yaşarsanız masrafların çok daha az olacağını görmüşsünüzdür. Umarım yazı İngiltere’de yaşam giderleri hesaplamalarınıza yardımcı olur. Bende harcamaların farkına bu yazıyı yazarken vardım. Şimdi üstünde düşünmeye gidiyorum.

Hoşçakalın!

 

Yorumsuz geçmeyin...