İngiltere’de yaşamaya başladığınızda, özgürlüklerin ve bireyselliğin ön planda olduğu, kimsenin kimseye karışmadığı medeni topluluklarda olması beklendiği gibi, gözünüze muhakkak tuhaf tuhaf davranışlar sergileyen insanlar çarpacaktır. Ne yazık ki viking komşum bahsettiğim tuhaf insanlardan birisi.
Yakarım, Roma’yı da yakarım ben.
Kenan Doğulu
İngiltere’de yaşamaya başladıktan sonra absürt bulduğum şeyleri yazdığım yazıda sıraladıklarımdan birisi her evde bulunan yangın alarmlarıydı. Çok yazık ki bu yangın alarmlarının gerekliliğini artık kabul ediyorum. En azından İngiltere için.
Yeni Komşu
Yaşadığım apartmanda dört daire bulunuyor. İlk dairede biz, ikinci dairede eşimle aramızda Punky diye adlandırdığımız ve yakın arkadaşlık kurduğumuz, kız arkadaşının Meksika’dan gelmesini bekleyen vitaminsiz bir İngiliz oturuyor. Dördüncü dairede ise merhaba dediğinizde yüzünüze bir tuhaf bakan ve karantina başladığı gün buharlaşıp yok olan, tuhaf, orta yaşlı bir adamcağız… Burada yaşamaya başladığımız sene Laura ve Rafael’in yaşadığı üçüncü daire ise, Laura ve Rafa’nın bize nanik yaparak İspanya’ya geri döndüklerinden beri her sene yeni birilerini ağırladı kiracı olarak. Son gelen ise bir İzlandalı.
İzlandalı, ilk bakışta pek tekin olmadığı izlenimini veren kuzeyli yüz hatlarına sahip, boyu on beş metre kadar olan sarışın bir ayıboğan. Bu sebeplerden ötürü olsa gerek ilk karşılaştığımız gün merhaba dediğinde refleks olarak atalarımın zamanında Çin’i işgal ettiklerini söyledim ki ayağını denk alsın. Adamın adı bile Sigorud Olafson gibi, tam Akdeniz’e açılıp balıkçıları soyacak birine yakıştırılacak bir ad.
Olay Günü
Telefonum çalmaya başladığında, Algarve’nin uçsuz bucaksız mavi gökyüzünün altında muazzam Beliche plajından otele dönüş yolunda, çakırkeyf bir halde bağıra bağıra şarkı söylüyorduk. Arayan Hintli ev sahibimdi. Konuşmaya endişelenecek bir şey olmadığını söyleyerek başladığı için konuşmanın hemen başında endişelenmeye başladım. Ev sahibim üçüncü dairede çıkan ufak çaplı bir yangından ötürü bizim dairenin kilidini değiştirmek zorunda kaldıklarını söylemişti. Başka bir dairede çıkan yangından ötürü siz tatildeyken dairenizin kilidinin değiştirilmesi size saçma gelebilir. Güneş altında içilen bir şişe Vino Verde sonrası gayet mantıklı geldi bana. Olayın detaylarını ise Algarve tatilinden dönüp Punky ile konuştuğumuzda öğrendik.
Olay gecesi, sabah iki sularında binanın koridorunda bulunan yangın alarmı ötmeye başlayınca Punky uykusundan küfrederek uyanıp, yanlış alarm olduğunu düşünerek alarmı kapatmaya gitmiş. Geri dönüp yatağına yattıktan sonra yeniden ötmeye başlayan alarm ile bu sefer korkuyla yataktan koridora çıkmış ve üçüncü dairenin kapısının altından çıkmakta olan dumana gözü takılmış. Kapıyı yumruklarken kapının açık olduğunu farketmiş ve komple alev almış olan mutfağın kapısının önüne çömelmiş, aval aval yangını izleyen vikingi görmüş.
Yangını görünce eli ayağı titremeye başlayan Punky, viking ile konuşmaya çalışmasına ve adamı dışarı çıkarmayı denemesine rağmen, kundakçı komşum viking kendi dairesi yanarken Punky’ye yatmaya gittiğini söyleyerek yatak odasına gidip yatmış.
Aynı saatlerde Algarve’nin Lagos kasabasının bir hippi restoranında brendimi içip eşimi etkilemek için askerlik anılarımı milyonuncu kez anlattığım sırada, Punky kendisini don gömlek dışarı atarak yangın var diye bağıra bağıra itfaiyeyi aramış.
İtfaiye ekipleri yangını söndürüp bizim zom olmuş at hırsızı kundakçıyı dışarı çıkardıktan sonra diğer dairelerde kimsenin olmadığından emin olmak istemişler haliyle. Punky bizim Portekiz’de olduğumuzu bilmesine rağmen, itfaiye erlerinin eğer içeride birisi varsa tüm sorumluluğun Punky’e ait olduğunu belirten bir kağıt imzalatmaya çalışmaları üzerine Punky sorumluluk almamış doğal olarak. Sonuç olarak ise, kilidi değil, kapıyı kırarak eve girmişler.
Eve Dönüş
Ev sahibimin endişelenecek bir şey olarak görmediği, sabahın bir vakti beş adamın evin kapısını kırarak içeri girmesini bir tarafa bırakırsak, binaya girdiğimizde kapımızın orta yerinin boyalı olduğunu gördük. Ev sahibim kapıyı değiştirmek yerine itfaiyenin açtığı deliği kapatmak için yama yaptırıp boyatmış. Eve girdiğimizde ise bütün odaların kül içinde olduğunu gördük. Mutfak, yemek masası, laptoplar, gitarım, koltuklar hep kül içindeydi. Punky’nin aktardığına göre dumandan dolayı binanın koridoru kapkaraymış. Biz gelene kadar boyamışlar.
Yangın, ev sahibinden öğrendiğimiz kadarıyla söndürülmeden çöpe atılan sigaranın bütün mutfağı tutuşturmasıyla başlamış.
Ev sigortasının yangın sonrası ev temizliği masraflarını karşılamasına rağmen, covid nedeniyle eve bizden başka birinin girmesini istemedik ve her yeri biz temizledik.
Tavsiyeler
1. Yeşilçam karakteri gibi aynı anda hem esrar hem içki içmeyin. İçme potansiyeli gördüklerinizle komşu olmamaya çalışın. Nasıl yaparsınız bilemem.
2. Ev sigortanızın yangını kapsadığından emin olun.
3. Yakın gördüğünüz komşularınızın cep numarasını alın.
4. Yangın alarmlarınızı düzenli kontrol ettirin. Kanuna uyun. Siz yakmasanız bile yakan biri muhakkak çıkar.
5. İzlandalılarla, viking tiplilerle komşu olmayın.
Umarım böyle şeyler başınıza gelmez.
Hakkında yorum “Komşunuz Evinizi Yakmaya Çalıştığında Yapılacaklar: Bir Viking, Esrar ve Yangın Hikayesi”
Merhabalar,
Büyük geçmiş olsun 🙏🙏🙏