Amatör Göçmenin Tecrübe Torbası

İspanya’da Christmas: İspanya’ya Alternatif Ulaşım Şekilleri

Yedi yıllık evliliğimiz boyunca eşim, ailesiyle İspanya’da Christmas geçirmediğinden, birazda benim merakımdan, bu sene christmas tatilini İspanya’da geçirmeye karar vermiştik. Daha önce ki christmas yazımda da değindiğim gibi, christmas zamanına denk gelen bir plan yapmak durumundaysanız, neredeyse Avrupa’nın tümü aynı dönemde plan yaptığından biletlerinizi önceden almış olmanız gerekiyor. Bir sonra ki christmas planları mart, nisan aylarında başlıyor. Yine de unutmayın, yolculuk biletlerini erken almış olsanız bile normal dönem fiyatlarından daha pahalıya geliyor.

I like taking risk. You can not live without taking risks. If police catches me I will be fine for 170 Euros. It’s ok, don’t worry. I will take you to station just on time.

Samuel (Uber Driver)

Biz ise bir hata yaparak, İspanya’da Christmas için iş yerlerinden izinlerimizi nisan ayında almış olmamıza rağmen tren biletlerini yolculuğa iki hafta kala aldık. Normalde iki kişi için ödediğimiz 300-400 pound, hem gecikmemiz, hem christmas zamanı fiyatların coşması sebebiyle 900 Pound civarına denk geldi. Sırf uçağa binmediğim ve söz vermiş olduğum için tren biletlerine 900 Pound ödemek zorunda kalmak İspanya’da christmas geçirmenin en kötü yanı olacak diye düşünürken, bir darbe de Fransız kardeşlerimizden geldi.

Grev

Eğer önceki yazıları okuduysanız tren yolculuklarını ne kadar sevdiğimi bilirsiniz. Normal rotamızda Londra, Paris, Bordeaux, San Sebastian üzerinden gider, keyfimize ve tren biletlerinin fiyatlarına göre Paris veya San Sebastian’da konaklardık. Yol boyunca tren barından huzurla dışarıyı izler, koltuklarımızda kitap okurduk. Bu güzel rutin Fransız demir yolları çalışanlarının christmas zamanının kapsayan dönemde greve gitme kararı vermesiyle altüst oldu.

Grev denince aklınıza Türkiye’deki gibi göstermelik protestolar gelmesin. Dünyanın en büyük şehirlerinden, Avrupa’nın göbeğinde geçiş yolları üzerinde olan Paris’in ulaşımının komple kesilmesinden bahsediyorum. Grev boyunca pek çok, Eurostar dahil, tren seferinin iptal olması, metro ve tramvayın pek çok hat için çalışmaması insanları araba ile sokağa çıkmak zorunda bırakmış. Varın trafiğin ne halde olduğunu siz düşünün. İstanbul’da vapur, metro, metrobüs ağı bir anda %70 azalsa nasıl olur?

İspanya’da Christmas
Grev yapacak zaman bulup benim gibi birini bile sinir stres sahibi yapan herkese selam olsun.

Her ne kadar Fransız demir yolu işçilerinin protestosunu haklı bulsam da, grevin aralık ayına, christmasa, denk getirilmiş olması ve ceremesini christmas tatili planlayan işinde gücünde insanların çekmesi pek hoşuma gitmedi. Christmas zamanı greve giderek seslerini daha fazla duyurmuş oldukları bir gerçek, yine de, sanki ocak ayında grev yapılsaydı da insanlar işlerine gidemeseydi kodamanlar daha fazla zarar görürdü. Bilmiyorum.

Yolculuk Planları

Grev nedeniyle yolculuğumuzun en uzun hattı olan Paris-Hendaya treni, yolculuk vaktine 5 gün kala iptal olunca, İspanya’da christmas geçirme hayalinin benim için bittiğini düşünmeye başlamıştım. Bu noktadan sonra eşimin uçakla tek başına gitmesini, benim ise 10 günlük tatil boyunca tek başıma evde yeni biralar denememi düşünmeye başlamışken beni İspanya’ya götürmeyi kafasına koyan eşim kiralık arabalar ve Bla Bla Car’ı araştırmaya başladı. Grev sebebiyle bütün Paris’te bir tane bile kiralık araba bulamadık. Normalde günlük 40 Euro olan ücretler ise 250 Euro civarına zıplamıştı.

Tren biletlerine göre yaptığımız plan şu şekildeydi: 19 Aralık Perşembe Manchester’dan Londra’ya gidip eşimin kardeşinde kalacak, 20 Aralık Eurostar ve SNCF (Fransız tren yolu firması) ile San Sebastian’ giderek pek çok Bask tapas tadacak ve geceyi geçirecek, 21 Aralık’ta ise Renfe (İspanyol tren yolu firması) ile bar penceresinden İspanya’yı huzur ve mutlulukla izleyerek evimize ulaşacaktık.

Gerçekte ise, yola çıkacağımız perşembe günü halen gidip gitmeyeceğimizi bilmiyorduk. Ancak perşembe öğlen iki civarı eşim Fransa’nın Calais şehrinde bir adet kiralık araba bulmayı başardı. Böylelikle yeni bir yol planı kendiliğinden oluştu. Yeni plana göre perşembe gecesi Londra’ya hareket edecek, sabahın üçünde kalkıp bizi Birleşik Krallık’ın güney liman şehirlerinden olan Dover’a götürecek olan treni yakalayacak, vapurla Fransa’nın Calais şehrine geçecek, kiralık araba ile Fransa’nın batı yakasını boylu boyunca geçtikten sonra St Jean de Luz kasabasında arabayı bırakacaktık ve sabah dokuz civarı olan Renfe trenine yetişecektik. Kulağa nasıl geliyor?

Dover – Calais Vapuru

Christmas tatilini 17 Aralık’ta, kalan izinlerimi bitirmek için iki gün önceden başlattığımdan, eşimin sonunda araba bulduğumuzu söylediği mesajını aldığımda evde şarap içip gitar çalmakla meşguldüm. Perşembe gecesi, belki İspanya’ya gideriz, ne olur ne olmaz diyerek hazırladığımız bavulları alarak Londra’ya yola çıktık. Londra’da yatağa girmemiz gece on ikiyi buldu ve bizi vapurun kalkacağı Dover’a götürecek olan treni yakalamak için sabahın üçünde uyandık.

Dover train
Londra – Dover trenleri neyse ki erken saatlerde seferlere başlıyor.

Dover – Calais vapuru için kişi başı 30 pound ödedik. Yolculuk yaklaşık iki saat sürüyor. Eğer arabasız yolculuk yapıyorsanız ilk olarak istasyona gitmeniz gerekiyor. İstasyonda check-in işlemi sonrası yaya yolcuları gemiye götürmek için bir otobüs geliyor. Gemiye giderken otobüs, biri pasaport kontrolü diğeri bavulları x-rayden geçirmek için, yolda iki kere durdu.

Dover Ferry
Amaca yönelik güzel bir bar. Fiyatlar gayet normal.

Öyle sanıyorum ki, arabalı yolcuların yolculuğu arabalarının içinde geçirmesi güvenlik gereği yasak. Gemide yolcuların vakit geçirebileceği restoran, bar, duty free bulunuyor. Ayrıca sigara içenler için terası da mevcut.

İspanya’da Christmas
Gemi terasından bir görüntü. Yolculuğu yazın yapıyor olsaydık tüm vakti terasta geçirirdim herhalde.

Avrupa’da Araba Kiralama Üzerine

Avrupa’da araç kiralamak aslında çok kolay ve ucuz. Ancak bulunduğumuz dönemde Paris’in içler acısı hali nedeniyle fiyatlar çok yükselmişti. Tabi ki kiralanacak aracın markası da fiyatı etkiliyor. Aracın fiyatına etki eden bir diğer faktör ise aracı nereden teslim alıp nereye bırakacağınız. Eğer araç teslim noktanız (drop off point) farklı olacaksa ve aracı bırakacağınız zaman dilimi mesai saatleri dışındaysa bırakacağınız firmanın anahtar teslim kutusu olduğundan emin olmalısınız. Örneğin biz aracı sabahın yedisinde St Jean De Luz Avis şubesine, şube kapalıyken teslim ettik anahtar kutusunu kullanarak.

Calais
Şans eser bu küçük Fransız şehrinde kiralık araç bulabildik.

Biz Hertz, Avis, Europcar firmalarını araştırdık ve bizim durumumuza daha uygun olduğundan Avis’i seçtik. Her araba kiralama firmasının banka hesabınızdan belli bir miktar bloke edeceğini unutmayın. Avis bizden 400 Euro bloke etti.

Diğer önemli bir nokta ise kiralanacak aracın sınırsız kilometre (unlimited mileage) kategorisinde olup olmadığı. Aksi durumda belirlenen kilometreyi geçtiğiniz için ilave ücret ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Avrupada araba kiralamak

Calais adında ki bu kasabadan bozma şehirde öğle yemeği sonrası öğlen üç gibi bizi İspanya sınırına götürecek olan arabayı Avis’ten teslim aldık. Peugeout 208, 24 saat sınırsız kilometre için 100 Euro ödedik ki bulunduğumuz dönemde bu fiyat neredeyse bedavaydı. Üstelik fiyata farklı şubede teslim (drop off) bedeli de dahil. 250 Euroya araç bulamazken bu aracın bu fiyata denk gelmesi nasıl oldu anlamadık.

Fransa – İspanya Karayolu Ulaşımı

İki gece önceden bavulları hazırlamak için uykusuz kalmış olan eşim, Londra’da geçirdiğimiz gece de sabahın 3’ünde kalkıp uykusuz uykusuz 10.5 saat araba kullanmasın diye yol üzerinde bir otel ayarladık. Ancak otele de gecenin 10’unda ulaşabildik ve yine 3 saat uyuyabildik.

Fransa çok güzel otobanlara sahip ve bu güzel otobanları güzelce ücretlendirmekten de çekinmemişler. Yalnızca otoban gişelerine yaklaşık 100 Euro ödedik. Depoyu iki kere doldurduk. Ayrıca depoyu dolu aldığımızdan dolu bırakmamız gerekiyordu o yüzden yolculuk sona yaklaşırken depoyu doldurduk ancak Avis son durumu beğenmemiş olacak ki ilaveten 15 Euro benzin parası kesti. Yolların ise ana baba günü olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

İspanya’da Christmas
Fransa kara yolları pahalılığıyla meşhur. Gişe ücretlerini kart ile ödeyebiliyorsunuz ama kartınızın Magstripe özelliğinin açık olduğundan emin olun.

Sabahın 7’sinde dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde bulunan St jean de Luz adında ki kasabaya varıp arabanın anahtarını Avis şubesinin anahtar deliğinden içeri attığımızda uykusuzluktan kızarmış gözlerimizle bir nefes aldık. Geriye tek sorun bizi Hendaya’ya, İspanya sınırına götürecek bir taksi bulmaktı. İmdadımıza, sabahın yedisinde çevreye mal mal bakındığımızdan bir problemimiz olduğunu anlayan bir Fransız yetişti. Bizim için taksi aradı sağ olsun “blu blu blu” diye konuşarak. Bir Fransız ne derse desin, bana “blu blu blu” diyormuş gibi geliyor.

İspanya’da Christmas
Ne zaman İspanya’ya tren yolculuğu yaparsam yapayım, Euskotren’e ulaştığımda artık evde olmanın huzuruyla kendimi iyi hissederim. Bu sefer çok daha fazlasını hissettim.

St Jean de Luz’dan Hendaiya’ya taksi 38 Euro tuttu. Bask bölgesi yalnızca İspanya’yı değil, Fransa’nın da hatırı sayılır bir bölümünü de kapsar. Bölgenin bir bölümünde raylı sistem ulaşımını Euskotren adında bir firma üstlenmiştir. Fransa’nın Hendaya şehrinden başlayan Euskotren İspanya’nın Bask bölgesinin bir bölümünü dolaşır. Taksi bizi Hendaya Euskotren durağına bıraktığında hava yeni yeni aydınlanıyordu. Biletlere kişi başı 1.8 Euro ödeyerek sigara/elektronik sigara eşliğinde bizi İspanya’ya geçirecek olan tramvayı beklemeye başladık. Uykusuz 1000 kilometre yol sonrası üstümüze nasıl bir rahatlama çöktüğünü belki anlayabilirsiniz.

İspanya’da Christmas ve Christmas Eve (Noche Buena)

Eşim her daim Christmas zamanı yapılanları, yenilen yemekleri anlatır dururdu. Ağzımın suyu aka aka dinlerdim. Ne yazık ki daha önce yılın bu döneminde İspanya’da bulunmak mümkün olmamıştı.

Christmas, bildiğiniz üzere İsa’nın doğumunun kutlandığı dini bir gün. Ancak kutlanış şekli, özellikle Avrupa’da, ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor. 25 Aralık Christmas günüyken, 24 Aralık Christmas Eve olarak anılıyor.

İspanya’da Christmas arefesi Noche Buena olarak adlandırılıyor ve aileler bir araya gelip akşam yemeği yiyor, birlikte vakit geçiriyor. Kiliseler gece yarısı ayını yapıyorlar halkın katılımı ile. Önceden tahminde ettiğim üzere christmasın dini yönü pek önemsenmiyor. İspanyollar genelde oldukları gibi yemek ve tatil odaklı yaklaşıyorlar christmas zamanına. Öyle ki gençler akşam yemeği sonrası barlara gidiyor ve genelde sabaha kadar kalıyorlar. Neden bilmiyorum ama Noche Buena, İspanya’da christmas gününden daha fazla özen gösterilen bir gün. Nereden bildiğimi soracak olursanız, Noche Buena için hazırlanan akşam yemekleri daha özenli ve aileler bir arada olmaya özen gösteriyorlar.

Bulunduğum Extremadura bölgesinde christmas günü öğle vakti, herkes düğüne gider gibi giyiniyor ve barlara akın ediyor. Barlarda en güzel pincholarını (küçük tabaklarda servis edilen ücretsiz yiyecek) servis ediyor. Hatta artık gide gele domuz yemediğimi öğrenen, ne zaman gitsem biranın yanına domuz olmayan yiyecekleri kendiliğinden gönderen kasabanın en güzel barlarından birinin sahibi benim bulunduğum dönemlerde domuz dışında yiyecekler hazırladı. Domuz yemeyen Türk olarak ün yapmış bulunuyorum bölgede.

İspanya’da Christmas
Cafe Nika bana özel domuzsuz menü hazırlaması yanında ücretsiz bira ve yiyecekte göndermeye başladı.

Christmas boyunca kendimi İspanyollar ve şarapları tarafından kuşatılmış bulduğumdan kendi fotoğraflarım harici fotoğraf çekmedim.

Dönüş

Dönmemize dört gün kala SNCF (Fransız demir yolu firması) dönüş trenimizin iptal olmadığına dair bildirim gönderince içimize su serpildi ve dönüş yolunun rahat olacağını düşünmeye başladık. Yine yanılmışız tabi ki. Aksaklıklar güneşli, insanın içini neşeyle dolduran, kuşların cıvıldadığı, asık suratlı Extremadura horozlarının bile gülümsediği bir günde başladı. İçim o kadar çok neşeyle doldu ki parıldayan güneş eşliğinde, Aralık günü montumu evde unuttum. Haliyle de yolculuğa titreyerek devam ettim.

Salamanca’dan Palencia’ya geldiğimizde bizi, geceyi geçireceğimiz, Irun’a götürecek olan trenin iki saat rötar yapacağını öğrendik. İspanya tren istasyonları çok güzel barlarla donatılmış olduğundan dert etmedik. Gel gör ki Palencia istasyon barının tadilat nedeniyle kapalı olduğunu görünce göğsümün solunda bir acı hissettim.

İspanya’da Christmas
Renfe’nin kimi trenleri eski mi eski. Trenler tuvaletlerine varıncaya kadar dökülüyor neredeyse. Ancak bu durumu trenin sıcaklığı, koltukların rahatlığı ve ucuz barıyla telafi ediyor.

30 Aralık günü İspanya’nın Irun şehrinde, henüz önümde geçeceğim bir Fransa, Manş Denizi olmasına rağmen yarın işe gideceğimi düşünerek uyandım.

Paris – Birleşik Krallık

Paris’e hayretler içinde hiç bir sorunla karşılaşmadan ulaştık. Bizi adamıza götürecek olan Eurostar’ın hareket saatine henüz iki saat vardı. Bu iki saat içinde tek yapmamız gereken şey 20-25 dakika uzaklıkta ki Gare du Nord istasyonuna ulaşmaktan ibaretti. Ancak daha önce bahsettiğim gibi Fransız kardeşlerimizin grevi sebebiyle Paris felç olmuş durumdaydı. Metro hatlarının iptal olmasını bir yana bırakın, ortalıkta otobüs bile yoktu. İstasyonun taksi durağında öyle bir kuyruk vardı ki girdiniz mi sabaha kadar çıkamazsınız. Uber’den çağırdığımız araçlarda teker teker iptal olmaya başlayınca panik yapmaya başladık.

İspanya’da Christmas
Avrupa’da gördüğüm en iyi trenler Fransa’ya ait.
İspanya’da Christmas
Fransız trenlerinde bar fiyatları yüksek olduğundan hemen herkes yiyecek içeceğini marketlerden alıyor. Bizde biralarımızı ve yiyeceklerimizi yanımızda taşıyoruz.

Neyse ki çağırdığımız Uberlerden bir tanesi trenimize bir saat kala geldi. Sürücü Samuel adında konuşmayı çok seven orta yaşlarının sonunda bir adamdı. Şansımıza İngilizce konuşuyordu. 35 Euro olan Uber ücretini iptal edip kendisine 20 Euro vermemizi teklif etti. Hemen kabul ettik tabi. Ana baba günü olan trafikte yol alırken bize hem Paris’i hem hayatını anlatmaya başladı.

Samuel, Paris’te uzun süre yaşayıp Londra’ya göçmüş. Uzun yıllar boyunca Londra’da çalıştıktan sonra Paris’i özleyerek geri dönmüş. İki önemli şehirde uzun yıllar boyunca yaşamış, çalışmış birini bulmuşken pek çok soru sorduk iki şehir hakkında. Samuel’e göre Londra’da yaşamak, Paris’e kıyasla, çok daha huzurlu, çok daha kolay. Ancak gençliğinin güzel günlerini geçirdiği Paris’i, kafeleri barları yüzünden tercih ettiğini belirtti. Olay yine aynı kapıya çıktı, İngiltere sıkıcı.

Samuel, 170 Euro ceza ödeme riskini alıp pek çok zaman otobüslere ayrılan yolu kullanarak, bir kaç defa kaza riskine girerek, bizi zamanında Gare du Nord’a ulaştırdı. Eğer ki Samuel olmasaydı, muhtemelen trafiğe saplanmış bir halde trenimizi kaçıracaktık.

Ve Yine Manchester

İtiraf etmem gerekir ki bu sefer yolculuk zordu. Hatta zorluğu bir yana her şey ucu ucuna gerçekleşti. Üstünden iki hafta geçmiş olmasına rağmen halen nasıl gittik, nasıl geldik anlayamadık. Öngördüğümüz, öngöremediğimiz pek çok sorun önümüze çıktı. Uçmazsanız daha çok şey görürsünüz derler. Bu yolculukta onun bedeli gibi oldu . Oysa ki uçağa binip Madrid’e inseydik çok daha rahat edecektik. Ancak vapur ortamı, Samuel, ve anlatmadığım pek çok şeyi kaçırmış olacaktık. Böyle bir yazıda hiç var olmayacaktı.

Ayrıca İspanyol demir yolu firması Renfe tren rötar yaptı diye ödediğimiz ücretin tamamını iade etti. Muhtemelen Fransızlarda iptal olan trenlerin ücretini iade edecek. En nihayetinde yol çok pahalıya da gelmedi.

Kapalı havasına, çirkinliğine rağmen çok sevdiğimiz Manchesterımıza geldiğimizde bir duble viski koydum, gitarımı alıp biten tatilime ağıtlar yaktım.

Yorumsuz geçmeyin...