Amatör Göçmenin Tecrübe Torbası

İngiltere´nin Bulması Kolay Bira Markaları

İngiltere´de yaşamak denince insanın aklına hiç bira gelmez olur mu? Umarım beni bira uzmanı zannedip yorumlarımı çok ciddiye almak gibi bir hata yapmazsınız. En büyük hayali İngiltere´de yaşamaktan vazgeçip, İspanya´ya yerleşip, kendi üzümlerini yetiştirerek karton kutularda satılan ucuz pastörize şaraplardan üretip, Don Simon´a rakip olmak olan birisinin biralarla ilgili yaptığı yorumları uzman görüşü gibi değerlendirmemelisiniz. Böyle bir gaflette bulunmanız geri dönülemez kararlar almanıza ve en nihayetinde benliğinizi çıkmazda bulmanıza sebebiyet verebilir. Peki neden biralar ile ilgili bir içerik yazıyorum? Çünkü seviyorum.

Yeni bira deneyeceğim zaman, şantiyede gezen mühendisler gibi, bir not defteri açıp küçük çaplı kendimce notlar alırım, gurmelere özenerek. Burada okuduklarınız da İngiltere´ye yerleştiğimden bu yana tuttuğum notlardan ibaret. İngiltere´de publarda bira pint ölçüsüyle satılıyor ve bir pint 568ml ediyor. Türkiye´de ki pek çok barın aksine İngiltere publari tek bir bira markasıyla anlaşmalı değil ve bence bu durum İngiltere´de yaşamanın en güzel yanı. Bu durum zibilyon tane bira çeşidinden sadece birini (ve ya üçünü) seçmek zorunda kalmanız gibi insanı umutsuzluğa ve hüzne sevk eden bir durumun ortaya çıkmasına yol açıyor.

Whoever drinks beer, he is quick to sleep; whoever sleeps long, does not sin; whoever does not sin, enters Heaven! Thus, let us drink beer!”
                                                                      Martin Luther

Ekşi Sözlük´ten okuduğum kadarıyla bira fiyatlarının yukarıya çekilmesi pek çok kişiyi evde bira yapmaya yöneltmiş. Üzücü olan ise kendi biramızı yapmaya yönelmemizin sebebinin kendimize ait güzel bir şey yapmak değil, daha ucuzuna kaçmak olması. İngiltere´de pek çok barın kendi birasını üretmesi benim en çok hoşuma giden noktalardan biri.

Yıllarım, mümkün olan en az seviyede köpük çıkararak birayı bardağa doldurmanın erdem olduğunu düşünerek geçti. Acı gerçeği öğrenene kadar kaç yıl beyhude geçti, kaç bira heder oldu, ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Heyecan verici bira notlarımı okumaya başlamadan önce aşağıya bıraktığım videoyu izlemenizi öneriyorum.

Bombardier

4.7 alkollü. Etiketinde meyvemsi tatlar barındırdığı yazsa da ben meyvemsi bir aroma hissetmedim. Kimimizin çok sevdiği acımsı tadı pek hissedemedim. Karamel renginde güzel bir görüntüsü var. Bana sanki her şeyden biraz olsun da herkes beğensin demişler gibi bir his bıraktı. Bu biranın publarda fıçı olarak satıldığını görmedim ama belki vardır. Tekrar tekrar almaktan vazgeçmiyorum, demek ki beni bir yerden yakalamış.

Bir süre önce İnternet üzerinden bir kampanya yapıldı ve İnternet sayfasına e-posta adresi ile üye olanlara bira yollandı. Eşimle beraber kayıt yaptırdık ve hakikaten iki hafta sonra biralar kapımıza geldi. Böyle bir tanıtım yapmış olmaları firmaya saygımı büsbütün arttırdı.

Gerçekten iki tane bira yollayacaklarına inanmamıştım ama yolladılar.
Sharp´s Doom Bar

Sharps Brewery epey meşhur. 4.3 alkol seviyesi olan bira, hafif kavrulmuş tatlı malt ve kuru meyve tadı vereceğini iddia ediyor. Çok sevdiğimiz acımsı bitişe sahip olduğu da yazıyor. Meyvemsi tadı ben hissedemedim ancak ağızda acımsı bir tad bırakıyor. Beyaz köpüklü çok güzel bir karamel rengine sahip. Ferahlatıcı bir içimi var. Publarda fıçı olarak da bulmak mümkün. O yüzden midir bilmem sanki üreticileri biraz tribüne oynamışlar. Kötü değil, yine de diğer çeşitler arasında bir daha seçer miyim bilmiyorum.

Hobgoblin

Lagerler harici Guiness ile beraber benim favori biram. Hemen hemen her festivalde gördüm. Meşhur… Aldi´de fiyatı 1.29 pound. Alkol seviyesi 5.2 ve koyu kehribar renginde. Kahve ve karamel tadı hissettirmesine rağmen oldukça hoş acımsı bir tat bırakıyor. Köpükte lezzetli. Şişesinin görüntüsü dahi sanki ütopik orta cağlardan geliyor izlenimi yaratıyor. Ayrıca Halloween zamanı Hobgoblin içilir. Tam bir festival birası. Benim için tek kötü yanı endüstriyel bir bira oluşu.

Ingiltere Biralari
Old Empire IPA

Çabuk kaybolan bir köpüğü var. Malt tadını şerbetçi otundan daha fazla aldım IPA olmasına rağmen. Klasik IPA acılığını fazla hissettirmiyor. Alkol oranı 5.7 olmasına rağmen kolay içimi var. Altın rengi, lagere çalan bir rengi var. Aldi´nin müdavimlerinden olan biranın fiyatı 1.29 pound. Beni çok etkilemedi ama tekrar almam diyemem.

Banks´s Bitter

Yüksek alkollü bira sevmediğim gibi düşük alkollü bira da pek sevmem. Yine de zaman zaman 3.8 alkollü bu acımsı birayı almaya devam ediyorum. Belki de alkol seviyesinin düşük olması malt tadını ve şerbetçi otunun acı bitirişini hissetmemi kolaylaştırıyor. Aldi´nin en ucuz biralarından biridir, ayrıca pek çok pub bu birayı servis etmektedir. Yani aranmanıza gerek yok o sizi bulur. Açık bakır rengi ile kolay içimli bir bira.

Old Crafty Hen

Çok fazla köpürme yapmadığı söylenmesine rağmen bence oldukça köpürüyor. Koyu karamel renginde, yani benim favori ale rengim. Malt aroması hissediliyor, ben karamel ve kurutulmuş meyve tadı alamadım. Belki de yüksek alkollü olmasından. Alkol seviyesi 6.5. Bir festival birası değil, herhangi bir pub satışı olduğunu görmedim. Yudum alındıktan sonra acımsı bir tat bırakıyor. Bence denenmeyi hakkeden kaliteli bir ale.

McEwan’s Champion

Etiketinden okuyabileceğiniz gibi Tesco şişe bira yarışmasında birincilik ödülü olan bir bira. Koyu renkli, bol köpüklü.7.3 alkol seviyesi benim için yüksek ancak içim sırasında çok hissettirmiyor. Eğer sıradan bir lager üstüne içerseniz alkol seviyesini hissetmezsiniz bile. Şerbetçi otu tadı hiç yok, malt baskın. İlk yudumda meyvemsi bir tat bırakıyor. Yüksek alkol sevmediğim için bir daha alır mıyım bilmem ancak yüksek alkollü bira sevenlere mutlaka tavsiye ederim. Vurmayın ama bence Leffe´den daha güzel bir bira.

Theakston´s Old Peculier

Adını bolca duyacağınız üreticilerden birine ait olan bira, kırmızıya çalan koyu kahverengi rengi ve açık krem orta seviye köpüğüyle benim en beğendiğim koyu renk biralardan biri . 5.6 alkol seviyesi benim ideal seviyelerim. İlk yudumda tatlımsı malt tadı verse de ağızda acımsı bir tat bırakıyor. Çok kolay bulunabilen bir bira değil ya da benim gözüme pek çarpmadı. Yeniden alabilirim.

BrewDog Punk IPA

Ben buna posh ale diyorum. Diğer biralara göre birazcık daha pahalı. İş yerimde her Cuma bedava verilmesi nedeniyle bol bol içtiğim bir bira. Bol beyaz köpüklü sarı bulanık renkli. 5.6 alkol oranı daha önce söylediğim gibi benim favori seviyelerim. 33 luk şişelerde ve tenekelerde satılıyor genelde, daha büyük boy görmedim. Şerbetçi otu ve malt karışımı ile meyvemsi tatları sevenlerin beğeneceğini düşünüyorum. Hemen hemen her yerde bulabilirsiniz. İlaveten Brewdogun kendi barları da mevcut çeşitli noktalarda. Deneyin derim.

Black Sheep Ale

En ucuz Aldi´de bulunuyor bildiğim kadarıyla. Acı ale sevenler beğenecektir. 4.4 alkol seviyesi var. Bakır renkli, bol beyaz köpüklü bir bira. Güçlü bir malt tadı var. Bende gereğinden fazla acı tat bıraksa bile ara ara almaktan çekinmediğim bir bira. Publarda fıçı olarak satıldığını görmedim.

Robinson´s The Trooper

The Trooper İngiltere’de denediğim ilk biralardan biri. Yalan söylemenin alemi yok, Iron Maiden dinleyicisi olduğum için oldukça düşük beklentiyle aldım (nasıl bir cümle ama). Ancak beklentimin çok üzerinde gayet güzel bir birayla karşılaştım. Her içişimde tatlımsı bir malt tadının ardından, yudum sonrası acı bir bitiriş hissettim. Açık bakır renkli, az köpüklü, içimi kolay. 4.7 alkol seviyesi var. Wetherspoons´da fıçı satışı yapıldığını görünce çok şaşırmıştım. Bulursanız iki (3) tane alıp Iron Maiden dinleyerek içmenizi öneririm.

Marston’s Pedigree

Pedigree sebepsiz yere beklentimin çok fazla olduğu bir biraydı. Gereksiz değer yüklenen her şeyin sonunun fiyasko olması gibi, bir takim etkenlerden dolayı Pedigree tecrübem kötü sonuçlandı. Birayla beraber yerim diye aldığım cips aşırı acı çıktı ve Edinburgh gezisinde aldığım boynuz bardağımdan hala koku yayılıyordu. Muhtemelen bira bu olumsuzluklara kurban gitti. Öncelikle içimi çok kolay. Yüzde 4.5 alkol seviyesi ile benim favori noktalarımda. Benim boynuz bardağımda fazla köpürmedi, biraz hayal kırıklığı oldu. Bunun üstüne cipsten dolayı şerbetçi otu tadını da alamamam eklenince benim zevkime pek uymadığını hissettim. Ancak yine de denemenizi öneririm. Pedigree marketlerde ve publarda bulabileceğiniz dağıtımı yaygın, malt tadı sevenler için içimi kolay bir bira. Ben yeniden alacağım.

Guinness Draught

Guinness gibi artık insanlığa mal olmuş bir klasik için yorum yaparak kendimi küçük düşüremem. Nerede bulursanız bulun içmenizi öneriyorum. Kendi sitesinde yazdığına göre birayı bardağa dökmeye 45 derecelik bir acıyla başlamanız ve daha sonra bardağı dik konuma getirmeniz gerekiyor. Dökme işlemi tamamlandıktan sonra Guinness´iniz siyah renge dönüşene kadar zorlu bir bekleyiş içinde olacaksınız. Üç tane Guinnness´inizi en az üç saat buzdolabında bekletmeyi ihmal etmeyiniz. Hafta sonu sizler için meşgul hayatımdan feragat edip bir video hazırladım.

Benim İngiltere´de ki kolay bulunabilen favori biralarım bunlar. Daha denemediğim, deneyip burada yazmadığım yığınla bira var. Kimi insanlar ale severken kimileri lager sever. Prensip olarak bana bira almak isteyen insanı zorda bırakmak istemediğimden ikisini de seviyorum. Benim görüşüm, soğuk havada, ada halkının “chilled” dediği sıcaklıkta ale içmek güzelken, Akdeniz´de denizden çıkıp buz gibi bir lager içmek gibisi yok.

Akdeniz´de 35 derece sıcağın altında ılık bir ale açarsanız, saunadan çıkıp pekmezli sıcak süt içen (?) bir adama dönebilirsiniz, ve yahut buz gibi bir havada buz gibi bir lager içerseniz sabaha öksürerek uyanırsınız. O yüzden şimdilik bulunduğunuz şartlara uygun olarak bira seçiminizi yapmanızı öneririm ta ki ben kendi şaraplarımı üretmeye başlayana kadar.

Yorumsuz geçmeyin...

2 yorum “İngiltere´nin Bulması Kolay Bira Markaları”