Amatör Göçmenin Tecrübe Torbası

Granada Gezisi: Alhambra Sarayı

Bir yıl önce ki Sevilla ziyaretimiz sırasında Alcazar’ı gezerken sürekli Alhambra Sarayı’nı konuşuyorduk. Bir sonra ki İspanya seferine ne yapıp edip Granada gezisi eklemeye de tam olarak bir yıl önce Alcazar’ın bahçelerinde gezerken karar verdik.

Going to Spain from UK is like taking off from winter, landing into summer.

Vanessa

Eşimin ailesinin de Granada’yı görmek istediklerini öğrenince Granada gezisi bir aile birleşmesine döndü ve 2020’nin Nisan ayına biletlerimizi aldık. Tahmin edeceğiniz üzere aldığımız biletler, tren seferleriyle beraber, covid nedeniyle iptal oldu ve geziyi ağustos ayına ertelemek zorunda kaldık.

Ulaşım

Daha önce de yazdığım gibi benim için İngiltere’den İspanya’ya tren ile gitmek çok heyecan verici. Bavullarla evden çıkıp Londra için Manchester tren istasyonuna gitmek, mümkünse Londra’da eşimin kardeşinde konaklamak, Eurostar’ın Manş Denizini geçip Fransa’ya girdiği zaman çıkardığı sesi duymak, Paris’te mideyi kruvasan ile doldurarak şaraplarla SNCF trenleri ile Hendaya’ya gitmek, Hendaya’dan bazen tramvay, bazen yürüyerek İspanya’ sınırına girmek ve tabi ki San Sebastian’da konakladiktan sonra Extremadura’ya yola çıkmak… Kulağa nasıl geldiğini tahmin ediyorum ama yazarken bile uzun görünen bu ulaşım şeklini kullanan insan sayısının fazlalığını bilseniz hayret edersiniz. En azından bir kere deneyimlemenizi öneririm. Kahvaltı için Londra, öğle yemeğinde Paris, akşam yemeği İspanya… Yolculuklarımız öyle bir hal aldı ki artık yol üzerinde konakladığımız yerlerde gittiğimiz restoranlarda senede dört kere ellerinde bavullarla gelen çift olarak tanınır hale geldik.

Yine böyle bir yolculuk sonrası Extremadura’dan beş buçuk saat sürecek olan yolculuk için, dört İspanyol bir Türk, beş kişi arabaya atladık. Başlangıç noktanız Madrid ise yolculuğunuz dört saat kadar sürecektir. İspanya yolları araba yolculuğuna gayet elverişli. Hem yollar özenle yapılmış, hem yeterli ve kaliteli dinlenme tesisleri ile donatılmış. Eşimden ötürü yaptığım onlarca İspanya gezisinde yalnızca Katalonya’da ücretli otoban gördüm. Ayrıca İspanyollar cidden araba kullanmakta gördüğüm en başarılı halk. Pek tabi ki her yerde olduğu gibi kazalar oluyor ama bu İspanyolların ehliyet öncesinde iyi bir eğitimden geçtikleri gerçeğini değiştirmiyor.

Araba yolculuğu, İspanyollar tarafından çepeçevre sarılmış olarak duraklamalarla birlikte altı saatten biraz uzun sürdü. Tahminimden çok daha eğlenceli geçen yol boyunca yer yer İngilizleri özlemiş olsam bile İspanyollarla zaman geçirmek her zaman olduğu gibi eğlenceliydi.

Granada

Granada’yı hayalimde ne akla hizmet eski püskü bir kaç turistik atraksiyonu olan bir şehir olarak canlandırdım bilmiyorum ama aklımda beliren imajının tersine cıvıl cıvıl, tahminimden çok daha büyük bir şehirle karşılaştım. Granada 230.000’i aşkın nüfusuyla Andalusya’nın en büyük dördüncü şehri durumunda. Takipçisi olan Jerez’in başına en az üç çocuk diyen bir lider gelmediği sürece de pozisyonunu uzun yıllar koruyacak gibi duruyor.

Granada Gezisi

Granada nüfusunun üçte birini öğrenciler oluşturuyor. Ortalık bar, restoran, kafeden geçilmiyor ve fiyatlar cidden uygun. Ek olarak çok güzel butik barlara sahip bir şehir. Granada gezisi sırasında ne gündüz, ne gece geç saatlerde rahatsız edici hiç bir şey görmedim. Granada halkının yüzlerinden de okunan mutluluk, bu şehrin yaşamak için uygun bir yer olduğunu gösteriyor.

Granada
İşte buralar hep seks.

Kökü milattan önce 5500’e kadar giden Granada, Sierra Nevada dağlarının eteklerine kurulmuş. Bu bağlamda Sevilla kadar sıcak olmamasına, hatta kışın dağlarda kış sporları yapılmasına elverişli olmasına rağmen, eğer benim gibi Ağustos ayında giderseniz biraz pişebilir, yandım Allah nidaları atabilirsiniz. Sıcaklık yaz aylarında 30’un üzerinde ama tarihte 40’lı derecelerin görüldüğünü göz önüne almanızı öneririm.

İhtiyar kulaklarım beni yanıltmıyorsa, tuhaf bir aksana sahip olan Granada halkı şehirlerini “Grana”+ yarım “h” olarak telaffuz ediyor. Kimi zamanlar sondaki yarısı çoktan yenmiş “h” harfi uçup uzaklara gidiyor ve sadece “Grana” deniyor.

Yeme İçme

Andalusya sınırları içinde yemekler konusunda söylenecek bir şey olduğuna inanmıyorum. Google yorumlarına bakarak gözünüze kestirdiğiniz bir restorana dalabilirsiniz. İspanya’nın genelinde olduğu gibi domuz etinin inanılmaz bir kullanımı var. Benim gibi domuz yemiyorsanız sipariş esnasında domuz istemediğinizi söyleyebilirsiniz veya deniz ürünlerine yönelebilirsiniz. Ayrıca vejateryen tapalar hemen her restoranın menülerinde yer almaktadır ve çok da güzel yapılmaktadırlar. Domuz seviyorsanız zaten doğru yerdesiniz. Andalusya’da aç kalmazsınız.

Granada gezisi
Tipik bir Andalusya bari

Beni esasen ilgilendiren içme kısmı ise muazzam. Gittiğim her restoranda çok güzel şaraplar servis edildi. Oloroso, fino gibi Jerez şarapları başta olmak üzere denediğim kadarıyla pitarra denilen ev yapımı şaraplar dahi lezzetliydi. Sevilla’nın dünyaya Cruz Campo gibi gudubet bir birayı dayatmasına karşılık olarak Granada hemen her restoranda, adını saraydan alan, Alhambra birasını servis ediyor. Lager tipi biraları sevmeyen biri olarak yeşil şişeli Alhambra’nın içtiğim en iyi lager olduğunu çekinmeden söyleyebilirim.

Granada
Albaicin’den aşağı indiğinizde sizi pek çok restoran/bar karşılayacaktır.

Ben Granada gezisi boyunca dört beş bardak şarap eşliğinde karnımı tapalarla doldurup üstüne bir (iki) bardak brendi ile sırıta sırıta otele geri döndüm.

Granada gezisi
Yemek öncesi ücretsiz gelen tapa. Oloroso ücretli

Albaicin, Sacromonte ve Plaza Nueva

Granada ziyaretinin ilk gününü yürüyüşe ayırdık. Plaza Nueva’dan başlayarak önce Sacromonte adında ki flamenko gösterileri ve mağara evleriyle ünlenmiş roman mahallesine ulaştık. Flamenko gösterilerine gitmenizi öneririm. Bir mağaradaki flamenko gösterisine biletimiz olduğu halde korona yüzünden insanlara pek yaklaşmak istemediğimiz için gitmedik.

Granada Gezisi
Granada gezisi

Gün batımını karşılamak için ise sizlerin de mutlaka uğraması gereken St Nicholas tepesine çıktık. St Nicholas tepesi Alhambra Sarayı’nı cepheden görüyor. Güneşin son ışıklarının Alhambra’yı aydınlatmasını izlemek isteyen yerel halk ve ziyaretçiler, biralarıyla, gitarlarıyla bu tepeye akın ediyorlar. Tepede işletilen ve yine Alhambra’yı cepheden gören barlar da var.

St Nicholas tepesi
Alhambra’nın kızıla dönmesini görmek bekleyen insanlar.

Albaicin ise Unesco Dünya Mirası listesinde yer alan eski bir Müslüman mahallesi. Biz ara sokaklarını arşınlamak dışında bir şey yapmadık.

Granada Gezisi
Kaybolmayınız.

Alhambra Sarayı

Biletler

Granada gezisi öncesi araştırma yaptığım bir kaç blog yazarı Alhambra biletlerini 1-2 hafta önceden almanın yeterli olacağını belirtmesine rağmen benim tavsiyem gezinize karar verdiğiniz an biletleri Alhambra’nın kendi sitesinden almanız yönünde. Özellikle böyle bir dönemde. Unutmayınız ki Alhambra dünya mirası listesinde ve satılan biletler sayılı. Bu demek oluyor ki ziyaret kotası uygulanıyor.

Alhambra’nın sitesinde biletler çeşitli kategorilere ayrılmış durumda fark edeceğiniz üzere. Bizim aldığımız bilet türü Alhambra General idi. Bu bilet türü ile gündüz vakti her yere girip çıkabiliyorsunuz.

Gardens, Generalife and Alcazaba ise Nasrid dışında bulunan her yere giriş olanağı sağlıyor. Nasrid Saraylarını görmeyecekseniz Alhambra’ya gitmenizi önermiyorum ama siz bilirsiniz tabi ki.

Night visit to Nasrid Palaces, anlayacağınız üzere Nasrid Saraylarını gece gezmenize olanak sağlıyor.

Night visit to Gardens and Generalife ise yalnızca Generalife ve bahçelerine gece ziyaretini kapsıyor.

Alhambra Experiences bileti ise Nasrid Saraylarını gece, diğer bölümleri gündüz ziyaret etmenize olanak sağlıyor.

Alhambra Sarayı’nı gece ziyaret etme olanağı özellikle vakti kısıtlı olanlar için çok iyi düşünülmüş.

Eğer bilet türünüz Alhambra General gibi Nasrid Sarayı’nı kapsıyorsa, bilet alırken seçtiğiniz saatte orada olmak zorundasınız. Hatta mümkünse en az yarım saat önceden gitmeniz yararınıza olacaktır. Nasrid Sarayı için seçtiğiniz saati kaçırırsanız, saraya girişinize izin verilmeyecektir. Seçilen saatte Nasrid Sarayı’nı gezdikten sonra Alhambra’nın diğer bölümleri için bir saat sınırlaması yok. Bu kural sarayı korumak için uygulanıyor ve bence çok iyi düşünülmüş.

Diğer bir önemli nokta ise yanınızda kimlik taşımanız. İngiltere’de yaşıyorsanız dünyanın özgür bireyleri olarak kimlik taşımamaya alışmışsınızdır. Alhambra’ya girişte kimlik göstermeniz isteniyor ve kimlik ibrazı yapamazsanız ne oluyor? İçeri alınmıyorsunuz tabi ki.

Granada gezisi
Alhambra’ya kadar yürümemenizi öneririm.

Alhambra Sarayı’na yürüyerek ulaşmanız mümkün ama bütün gün zaten yürüyeceksiniz. Muhtemelen canınız çıkacak. Şehir içinden üstünde Alhambra yazan minibüsleri kullanmanızı tavsiye ederim.

Nasrid Sarayları

Alhambra, zaman içinde yapılan eklemeler ile bugünkü haline gelmiş bir yapı. MS 889’da Romalılardan kalan surların üzerine kale yapılmasıyla başlanan Alhambra’nın bugünkü haline gelmesi yönünde ki en büyük adım 13. yüzyılda dönemin Granada emiri tarafından atılmış. Daha sonra bölge el değiştirince haliyle sarayda Rönesans etkileri görülmeye başlanmış.

Alhambra
Alhambra
İnanılmaz işçilik

Açık konuşmak gerekirse Alhambra’nın görülmesi şart olan kısmı Nasrid Sarayları. Sarayları Mexuar, Serallo ve Harem olmak üzere üçe ayırmak mümkün. Mexuar resmi işlerin yürütüldüğü bölüm. Serallo ise, Myrtles Konağı, Elçiler Salonu, artık yavaş yavaş Hristiyan mimarisinin ön plana çıkmaya başladığı, adını avlunun ortasında bulunan on iki aslan tarafından çevrelenmiş çeşmeden alan Aslanlar Sarayı. Harem bölümünde ise Abencerrages Salonu en önemli bölüm.

Aslanlar Sarayı
Granada gezisi

Geçtiğiniz hemen hemen her bölümde büyük havuzlar göreceksiniz. Bu havuzların oluşturulmasının temel sebebi öğrendiğim kadarıyla dönemin hükümdarlarının gücünü göstermek. Eski zamanlarda kırk derece sıcaklıkta hortumu çeşmeye takıp dağın tepesinde ki havuzu doldurmak pek mümkün olmadığından bu havuzlar bir nevi güç göstergesi kabul edilmişler.

Alhambra
Alhambra

Nasrid Sarayları eşi benzeri görülmemiş bir işçilik barındırıyor.

Alhambra
Alhambra
Charles V Sarayı

Nasrid Sarayları’nı ağzımız açık bitirdikten sonra, sarayların dibinde bulunan Charles V Sarayı’na girdik. Alhambra işte, saray içinde saray… Charles V, bizim tarih kitaplarından bildiğimiz adıyla Şarlken, Granada ziyaretinde şehri beğenince, her beğendiği şeyin içine sıçan pek çok hükümdar gibi buraya bu kelalaka yapıyı Alhambra’ya ek olarak yaptırıyor.

Granada gezisi

İçinde güzel sanatlar müzesini de barındıran bu Rönesans tipi yapıda açıkça görecek hiç bir şey yok. Girdikten sonra bir tur atmanız yeterli olacaktır.

Granada gezisi
Charles V Sarayı’nda beğendiğim tek şey şu merdivenler.
Alcazaba Kalesi

Alhambra’nın esasen ilk inşa edilen bölümü bu kale. Zamanla daha çok askeri yapılanma için kullanılmış. Cephanelik ve askeri personelin konaklaması için kullanılmış. Kuleye çıkıp soluklanırken Granada’yı izlemenizi öneririm.

Alcazaba
Alcazaba’dan Granada
Generalife Bahçeleri

Generalife, 13. yüzyılda sultanlar yeşillikler içinde gezip dursunlar diye yapıldığı düşünülen bölüm. Çeşit çeşit çiçekler, ağaçlar bulunuyor bu bölümde. Benim fikrimi sorarsanız gezinin en sıkıcı bölümüydü. Belki siz beğenirsiniz. Bu bölümü en sona bırakmanızı öneririm,

Alhambra Sarayı kompleksini tamamlamak beş saatten uzun sürdü. Generalife Bahçeleri’ni gezerken artık yorgunluktan canimiz çıkmıştı. Hatırladığım kadarıyla bu bolumu tamamlamak için kendimi zorlarken aklımda ki tek şey kalamar ve biraydı.

Granada Katedrali ve Royal Chapel

Bu iki birleşik yapı Granada merkezde bulunuyor. Giriş ücreti kişi başı 5 Euro. Eğer katedral görmekten hala gına gelmediyse, Barok ve Gotik mimariyi içeren bu yapıyı görmenizi öneririm. Benim ilgimi çeken tek noktası Isabel de Castilla ve Fernando de Aragon’un burada gömülü olması.

Granada Royal Chapel

Bu ikili muhtemelen dünyanın gidişine en çok etki eden çiftlerden biridir. Henüz İspanya krallıklardan oluşan bir kara parçasıyken Aragon ve Castilla krallıklarının bu iki varisi evlenerek bugün ki İspanya’nın temelini atarlar. Ayrıca Christophe Colomb’u fonlayarak yeni dünyanın keşfini gerçekleştiren ve İspanya’nın kurulmuş olan en büyük imparatorluklardan biri haline dönüşmesine zemin hazırlayan yine bu ikilidir.

Granada’da Extremaduralı Bir Rahibe

Granada gezisi artık bittiğinde, kayınvalidem yıllardır görmediği Granada’da yaşayan bir akrabasını görmek istediğini söyledi. Akrabası, çoktan emekli olmuş olmasına rağmen, Granada’da dini bir okulda öğretmenlik yapmaya devam eden bir rahibeydi. Öğrendiğim kadarıyla İspanya’da rahibeler dini okullarda yaşamlarını ücretsiz olarak sürdürüyorlar ve bunun karşılığında belirlenmiş bir saat çalışmakla yükümlüler. Bizim gittiğimiz dönemde okullar tatil olduğu için rahibeler rahattı.

Ben şahsen bir rahibeyi görmenin benim için çok sıkıcı olacağını düşünüyordum ancak rahibe elinde biralarla gelince seni seviyorum diyerek biralara daldım. Kayınvalidem akrabasıyla hasret giderirken Rahibe’nin biralarını içiyordum.

Çakırkeyf bir halde rahibenin elini öpüp, gerçek Hristiyanlık bu diyerek Granada’ya veda ettik.

Granada gezisi için iki gün yeterli. İki günün sonunda şehri terk ederken şehirde çok az vakit geçirdiğiniz hissine kapılabilirsiniz. Önemsemeyin. Bu his Andalusya’nın her ziyaretçisine geri gelmeleri için yapıştırdığı bir hile.

Sevilla ve Almeria yazılarımdan anlayacağınız gibi ben Andalusya’ya ilk görüşte vuruldum. Andalusya bir insanın hayattan isteyebileceği her şeye sahip bir bölge benim gözümde. İş hariç… Bir gün çok sevdiğim yağmurlu adaya hoşçakal diyerek temelli göçmeyi hayal ettiğim yer Andalusya. Yaşayacağım kasabayı bile seçtim ama size söylemem.

Ne zaman yağmurlu bir Manchester gecesinde brendi içsem aklıma Andalusya gelir.

Umarım gezileriniz çok güzel geçer. En güzel brendileri siz içersiniz.

Yorumsuz geçmeyin...