İspanya’nın güney köşesinde yer alan Cabo de Gata, Tarifa gezisiyle başlayan Andalusya hayranlığımızın sonucunda, yaz tatilimizi geçirmeye karar verdiğimiz yer oldu. Benim uçaklardan haz etmemem ile Andalusya’yı tanıma sevdamız birleşince planlarımız, alternatiflerimiz İspanya üzerinde döndü. Bakir sahilleri ve doğasıyla Cabo de Gata’da karar kıldık. İngiltere’de yaşamak, teknik olarak adada yaşayıp denize hasret kalmak sonucunda insan kendisini aralık ayında yaz tatili planları yapmaya başlarken buluyor.
Me: Mate, I am on a nudist beach. There is a guy with a huge dick!
Chris: What the fuck man! Get out of there!
Bir Whatsapp Konuşmasından
Baştan söylemem gerekir ki Cabo de Gata koruma altında bir doğal park. Kimi koylara ulaşmak için arabayı park ettikten sonra dere tepe yürümeyi göze almanız gerekiyor. Hatta kimi yürüyüşler yakıcı çöl sıcağında saatleri bulabiliyor. O yüzden Cabo de Gata ziyareti planlarınızda var ise, kendinizi ölçüp tartıp adamakıllı plan yapmanızı öneririm.
Cabo de Gata’nın San Jose’si
Söylediğim gibi, Avrupa kıtasının tek çöl iklimine sahip olan bölgesi olan Cabo de Gata koruma altında. Bu demek ki sahillerde bar, market, şezlong gibi doğaya ait olmayan oluşumlar bulmayı bırakın, kimi koylar arabayı park ettiğiniz yere iki saat yürüme mesafesinde. Kısaca Cabo de Gata kendini doğaya ait hissetmeyenlerin yeri değil.
Cabo de Gata, San Jose, Las Negras, Carboneras, gibi pek çok muazzam kumsallara sahip sahil kasabasına ev sahipliği yapar. Bizim tercihimiz dönem içinde ki en uygun fiyatlara sahip olduğundan San Jose oldu. Ayrıca gitmeyi planladığımız koyların tam ortasında yer alıyordu. Sadece Akdeniz ve doğa ile haşır neşir olacağımız bir tatil yapmak istediğimizden Almeria merkezinde kalmak istemedik. Pişman olmadık.
Yemeklerin İspanya geneline kıyasla pahalı olmasını bir kenara bırakırsak, San Jose beyaz boyalı (hemen Bodrum ile kıyaslamayın sırf beyaz boyalı diye) evleri, gece 12 gibi kapanmaya başlasalar bile yeterli sayıda ki barları, hemen kasabanın ortasında yer alan, temiz sahili ile beklediğimin çok fazlasını bana verdi. Biz tercihimizi, altımızda araba olduğundan dolayı, koyları dolaşmaktan yana kullanmış olsak da, ancak Extremadura’ya döneceğimiz son gün gittiğimiz San Jose’nin plajı da hiç fena değildi.
Bar ve Restoranlar
Söylediğim gibi İspanya’nın geneline göre San Jose fiyatları biraz yüksek. San Jose’nin en meşhur restoranı olan 4 Nudos tecrübe ettiğim kadarıyla da en pahalısı. Taze deniz balığı yeyip, bir şişe beyaz şarabın yanına da bir bardak Carlos I brendi içmek isterseniz 100 Euro’yu gözden çıkaracaksınız. Restoran çok kaliteli, rezervasyon yaptırın derim.
Diğer restoranlar ise hemen hemen aynı fiyatlara sahip. Bahía del Sollarete, El Pescador, Floridita del Cabo deniz ürünleri bulunan restoranlar. Racionnes denilen büyük tabaklar 10-13 Euro arasında değişiyor. Lager sevmeyen biri olarak söyleyebilirim ki Alhambra güzel bir lager. Barlarda fiyatı 3 Euro. 4 Nudos hariç hiç bir restoranda yemeğin yanında en az altı Alhambra, bir bardak brendi içerek 40 Euro üzerinde ödemedik.
Nüdizm: Açmadan Duramayanlar
Cabo de Gata gezisi hakkında konuşmaya başlamak için en uygun nokta nüdizm. Almeria’ya kadar gidip, dere tepe yürüyerek ulaştığınız sahilde sizi neyin beklediğini bilmeniz önemli. Yukarıda dediğim gibi bölge sahilleri koruma altında, en güzel koylar yerleşim alanlarından uzak ve doğal olmayan her şeyden arındırılmış. Yani koylar gelin burada donları aşağı indirin diye bağırıyor. Hele ki San Pedro koyu… Yürüyüş patikası bir saatten uzun sürdüğü için gitmediğimiz koy, İspanya’da ki hippilerin son yaşam merkezlerinden birisi.
Nüdizmden kastımı sadece üstsüz ablalar olarak algılamayınız. Gittiğimiz her sahilde anadan üryan tipler mevcuttu. Yerinizde olsam Jessica ile Jennifer’ın çırılçıplak bir halde el ele tutuşup size doğru koştuğunu hayal etmek yerine Sam Amca’nın pipisini sallayarak ateş istemeye geldiğini olasılıklar listesine eklerdim.
Ayrıca bir gün geçirdiğimiz bir koyda, bir hanım kızımız anadan üryan bir halde çeşitli yoga hareketleri yaptıktan sonra erkek arkadaşının pipisini öpmekle meşguldü. Bu tarz sahneler ile karşılaşmak pek hoşunuza gitmiyorsa, insanların ne yaptığı sizi çok rahatsız ediyorsa, nefes alamıyorsanız, daral geliyorsa size şahane bir önerim var; bakmayın!
Gördüğüm kadarıyla sahillerde çıplak/giyinik ayrımı yok. Nereye oturursanız oturun yanınıza birisi gelip ne var ne yoksa açabilir. Ben yalnızca sanat için soyunurum, o yüzden soyunmadım. Koyların geniş olmasının yanında, insan sayısı da fazla olmadığı için herkes başkalarıyla ilgilenmeden rahat rahat anın, doğanın tadını çıkarıyor. Hiç bir koy sıkış tepiş değil.
Cala de Enmedio
Bölgenin en bakir koylarından biri olan Cala de Enmedio’ya ulaşmak için arabayı park ettikten sonra dere tepe yaklaşık yarım saat kadar yürümeniz gerekiyor. Koya ulaşmak için tasvip edilen iki rota bulunmakta. Bizim seçtiğimiz rota Cala del Plomo’ya arabamızı park ettikten sonra yıkık su değirmeninin karşısından başlayan patika oldu. Belediye sağ olsun fotoğraflarda göreceğiniz gibi patikaya mavi beyaz boyalı işaretler yerleştirmiş ki kaybolup kurda kuşa yem olmayın.
Dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta ise daha önce söylediğim gibi koylarda bakkal çakkal yok. Bu yüzden biz 20-25 dakikalık yürüyüşümüze iki sırt çantası, canımız ciğerimiz Coleman güneşliğimiz, bira ve sandviç malzemeleriyle tıka başa dolu olan buzdolabı ile başladık. Güneşin alnında bu kadar eşya ile bunca yolu yürüyünce benim sahilden beklentilerim tavan yapmış durumdaydı. Son tepeyi de inip, sağa dönünce boylu boyunca uzanan, parlaklığından gözleri kamaştıran bir sahil görmeyi umarken gördüğümüz ilk şey kel bir amcanın iki koca taşağı ve güneşte parlayan bir adet poposu oldu.
Sahil volkanik oluşumlar ile çevrelenmiş. Yüzünüzü denize döndüğünüzde sağ tarafınızda ki oluşumlara doğru yürürseniz Youtube’da pek çok videosu bulunan yarım havuza ulaşabilirsiniz. Ne sahilde, ne denizde insan artığı çöp görmedim. Sahilde herkes kendi halinde takılıyordu. Biraların hepsini içtiğimden ağırlıklar azaldı ve dönüş yolunda zorluk çekmedim.
Playa de los Muertos
Kimi insanlar ince kum tanelerinden oluşan, suyu hemen derinleşmeyen sahilleri sever. Benim en güzel vakit geçirdiğim sahiller ise küçük taşlardan oluşur ve hemen derinleşir. Küçük taşlardan oluşan sahillerde su her zaman daha berraktır. Bu küçücük taşlar kum gibi üstünüze de yapışmaz. Bu sebeplerden benim favorim her zaman bu tarz plajlar olagelmiştir. Los Muertos, en beğendiğim sahiller listesine kafadan giriş yaparak Marble Beach’in yanına yerleşti.
Los Muertos plajına ulaşım, Cala de Enmedio kadar zor değil. Arabanızı park ettikten sonra on dakikanızı alacak bir yürüyüş yapmanız yeterli. Park alanından yürüyüş mesafesi 700 metre kadar. Aracınızı park alanına gelmeden yola park edebilirsiniz ama benim tavsiyem beş euro park ücreti ödemeniz yönünde.
Çocuklu aileler genelde hemen derinleşmeyen, kumlu plajları tercih ederler haliyle. Ne yazık ki Los Muertos buna uygun değil. Deniz aniden derinleşiyor. Bunun dışında Los Muertos gördüğüm kadarıyla bölgenin en güzel plajı. Olur da hayal gücüm bir şekilde çalışmaya karar verir de çölün ortasına kebapçı açmaktan daha iyi bir fikir üretirse, ileride yaşamak istediğim yeri bulmuş oldum.
Monsul ve Genoveses Koyları
Bölgenin en meşhur sahili Indiana Jones: Last Crusade filminden ötürü Monsul plajı. Sahilde bulunan dev kayayı görünce filmi izleyenler hatırlayacaklardır. Monsul Plajı, San Jose’ye çok yakın. Sahilde bir de kum tepesi bulunuyor. Deniz temiz ama Los Muertos sonrası beni pek etkilemedi. Su hemen derinleşmiyor, komple kum. Araba parkı ücretsiz.
Genoveses ise Monsul’a çok yakın. Büyük, bölgede gördüğüm kumsalların tamamı gibi temiz. Su hemen derinleşmiyor. Araba parkı var. Rüzgara açık olduğundan su sporları yapmak için de ideal.
Linkteki çok yararlı sitede de görebileceğiniz gibi bölge daha pek çok koya ev sahipliği yapıyor. Cabo de Gata gezisi yapma niyetiniz var ise tüm sayfaları okumanızı öneririm.
İspanyollar, Cabo de Gata bölgesini koruma hususunda, AKP sağ olsun on iki bin yıllık Dipsiz Gölü kuruttuğumuzu öğrendiğim şu günlerde, muazzam bir iş çıkarmışlar. Ama tabi ki asıl başarıları çevrede çöp tenekesi olmamasına rağmen, insanları çöplerini yanlarında taşımaları gerektiği şeklinde bilinçlendirebilmiş olmalarıdır. Hiç kimse ama çöp kutusu yok ne yapalım demiyor. Bu bağlamda sanırım İspanyollar ile aramızda ki fark 50 yıldan fazla.
Cabo de Gata gezisi insanı huzurla dolduruyor. Sabahın üçünde balkonda t-shirt ile oturabilme zevkini bile hatırlatmış olması benim için yeterli. Yine de hala aramızda konuşuruz, Los Muertos’u gördükten sonra kalan günlerimizi bu sahilde mi geçirmeliydik, yoksa görmediğimiz sahillere giderek iyi mi yaptık?