Seyahat etmek, özellikle Amsterdam gezisi yapmak, adeta İngiltere´de yaşamın zorunluluklarından biri. Çünkü İngiltere´de yaşamak seyahat etmeyi gerektir. Amsterdam´ın hem İngiltere´ye yakınlığı, hem güzelliğiyle çektiği ilgiden olsa gerek İngiltere ahalisinden tanıdığım herkes en az bir kere bu güzel şehrin yolunu tutmuş.
Yazılarımı takip edecek kadar yoklukta olanlar bilirler ki anlatıcınız Akdeniz´e kıyısı olmayan yerlerden hiç hazzetmez. Benim düşüncem dünyanın en güzel coğrafyası Antalya´dan başlar, Tarifa´ya kadar devam eder. Elimden gelse bu coğrafya dışında yaşamayı bırak, başka yere seyahat bile etmem. Ancak yaşadığımız eski kıtanın sembol şehirlerinden olan Amsterdam, benim gibi bir Akdeniz sevdalısının bile aklını çeliyordu.
Her ne kadar mart ayının Amsterdam gibi kuzeyde olan bir şehri ziyaret etmek için uygun olmadığını düşünsem de, hem yaz tatillerini kuzeyde ziyan etmemek, hem de eşimin yıllık izinleri nisandan nisana sayıldığından bizim için en uygun olan zamanın mart olduğuna karar verdik. Ek olarak eşimin banka değiştirmesi ile bankanın hediye ettiği 150 Pound değerinde ki Expedia çeki ile son İspanya seferimizde trenimizin rötar yapması sonucu kazandığımız indirim birleşince Amsterdam gezisi bizim için neredeyse bedavaya geldi.
İngiltere´den Amsterdam´a Nasıl Gidilir ?
Tabi ki tren ile gidilir, söylettirmeyin. Yıl olmuş 2019 hala uçak yolculuğu yapmakta diretmeyin, dünyamızı daha fazla kirletmeyin. Londra´dan Eurostar ile Amsterdam´a direk seferler ile gidebilirsiniz aynen benim yaptığım gibi. Biletlerinizi önceden almayı unutmayın.
Neden Gidilir Amsterdam´a?
Amsterdam´a pek çok şey için gidilebilir. Şehir öyle güzel ki, müzeleri, coffeeshoplari bırakın, yalnızca kanallarında yürümek için bile gidilir. Tarihin korunması, şehir içi ulaşımı, insanların özgürlüğü gibi bir şehri yaşanabilir kılan her ne var ise hepsi Amsterdam´da mevcut. Hollandalı kardeşlerimiz, satsanız ederi olmayacak bu abuk sabuk, soğuk, küçük toprak parçası üzerinde tüm insanlığa bir şehrin nasıl kurulacağı konusunda ders vermişler.
Kimileri Amsterdam için günah şehri derler. Bütün Amsterdam´da bizim belediyelerde işlendiği kadar günah işleniyor mudur bilemem ama ben şehirde geçirdiğim üç gün içinde yalnızca huzur, güven ve özgürlük hissettim.
Amsterdam´a gidiş sebebi amacınıza göre değişkenlik gösterir. Bizim Amsterdam gezimiz coffeeshop odaklıydı. Hem bu yüzden, hem de coffeeshoplar hakkında çok fazla Türkçe kaynak olmamasından ötürü geneli coffeeshop odaklı bir yazı yazacağım.
Coffeeshops: Amsterdam´da Hafif Uyuşturucu Kullanım Noktaları
Amsterdam gezisi planlayan herkesin bildiği üzere esrar ve hafif uyuşturucu kullanımı Amsterdam´da yasal. Ülkemizde esrar yasal olmadığı için ilk başta acaba bu konu hakkında şifreli mi konuşsam diye düşünüyordum. Komediye gerek olmadığını düşünerek vazgeçtim.
Kısaca içinde esrar satışının ve kullanımının yasal olduğu mekanlara coffeeshop deniyor. Bana Amsterdam gezisi yapmak isteyen tanıdıklarımdan en çok sorulan soru bu tür yerlerin güvenli olup olmadığı ve esrarın kalitesi hakkında sorulardı. Girdiğim üç dört coffeeshop´un hiçbirinde rahatsızlık verici bir şey görmedim, hissetmedim. Herkes kendi halinde takılıyordu. Zaten tüm seyahat boyunca zom olup yere yığılmış bir kişi gördüm, o da tahmin edileceği üzere İngiliz çıktı. Benim görüşüm coffeeshop´ların güvenli olduğu yönünde. Ailenizle gidebilirsiniz.
Benim esrar ile aram pek yok. Ne zaman denesem kokusu midemi bulandırmıştır. Küçük sahil kasabalarında ki rakı masalarında karşınıza çıkan ve ya gün batımını sahilde elinde birayla karşılayarak aval aval, boş boş denize bakan insanlardanım. Yani esrarın kalitesi hakkında çok fazla konuşamam. O yüzden gireceğiniz coffeeshop´un kalitesi hakkında kullanıcı yorumlarını okumanızı öneririm. Eğer benim gibi pek anlamıyorsanız, yorumları okuyup gözünüze kestirdiğiniz bir yere dalın. Kazıklanmaktan korkmayın. İnanın adı sanı olan hiç bir coffeeshop adını lekelemek istemez. Anlamıyorsanız tezgahta sizi karşılayan arkadaşlara sormaktan çekinmeyin. Bilmeniz gereken her şeyi anlatırlar. Bizim girdiğimiz coffeeshop çalışanlarının hepsi İngilizce konuşuyordu ve hepsi oldukça yardımcıydı.
Esrarınızı kendiniz sarmak istemiyorsanız hazır sarılmış şekilde alabilirsiniz. Biz çok sık kullanmadığımız için, fotoğrafta görebileceğiniz gibi, hazır sarılmış aldık.
Ziyaret Ettigim Coffeeshop´lar
Coffeeshop Amsterdam ilk girdiğimiz coffeeshop oldu. Giriş harici iki katı daha olan mekanın girişinde sizi satışın yapıldığı bir tezgah karşılıyor. Tezgahın üstünde fiyat listeleri ve çeşitli açıklamalar mevcut. Biz hazır sarılmış tekliye 4 Euro ödedik ve alt kattaki koltuklara oturduk. Kahve ve çayın yanı sıra, kola, meyve suyu gibi meşrubat servisi de yapılıyor.
Boerejongens ise ikinci girdiğimiz mekandı. Bu mekan esrar üretimi konusunda bolca ödül sahibi. Yorumlardan okuduğumuz kadarıyla yaptıkları iş hakkında oldukça teknik bilgiye sahip bir organizasyon. Bir tekliye 6 Euro ödedik. Fiyatın biraz yüksek oluşunun sebebi saf esrar olmasıydı. Esrar o kadar kaliteliydi ki üst katta ki koltukta otururken kendimi malı Arap Bilo´dan mı alıyorlar acaba gibi saçma sapan sorulara cevap ararken buldum. Bu mekan oldukça kaliteli ve gittiğiniz zamana göre uzun kuyruklar ile karşılaşabilirsiniz. Mekanın üst katında sadece 3-4 adet koltuk bulunuyor. Anlayacağınız kesinlikle müşteriler oturup takılsınlar diye dizayn edilmemiş. İçecek servise de yok. Benim tavsiyem alacağınızı kesinlikle buradan alıp, diğer coffeeshop´larda içmeniz yönünde.
Bluebird ise son girdiğimiz mekandı. Buradan meyve suyu, kahve dışında bir şey almadık, Boerejongens´ten aldıklarımızı kullandık. O yüzden ürün kalitesi hakkında yorum yapamam. Koltuklar rahat, ortam güzeldi.
Coffeeshop´lar ile İlgili Bilmeniz Gerekenler ve Tavsiyeler
- Bir mekandan aldığınız esrarı başka bir mekana gidip içebilirsiniz. Aldığınız yerde bitirmek zorunda değilsiniz ki zaten yapmayın. Ama yinede içecek bir şeyler sipariş edin ki ayıp olmasın.
- Mekanlarda sigara tüketimi yasak. O yüzden eğer kendi esrarınızı saracaksanız ve sarım aşamasında tütün kullanıyorsanız mekanla konuşmanızı öneririm. Saf esrar içmek istemeyenler için çeşitli bitkisel karışımlar satılıyor.
- Coffeeshoplarda elektronik sigaranızı kullanabilirsiniz.
- Coffeeshop ile Koffiehuis´i karıştırmayın. İkincisine girerseniz bir kahve içip çıkabilirsiniz.
- Coffeeshoplarda alkol tüketimi ve satışı yasak bildiğim kadarıyla.
- Kekleri ne olacak canım diyerek hafife almayın. Sarılmış esrarı içmekten daha büyük bir etkiye sahip olduklarını unutmayın.
- Yanınızda nakit bulundurmanızı öneririm. Pek çok coffeeshop kart kabul etmiyor. Aslına bakarsanız Amsterdam gezisi boyunca yanınızda biraz nakit taşımanızı öneririm.
Diğer Atraksiyonlar
Yediden yetmiş yediye herkese hitap etmek sözü sanki bu şehir için söylenmiş. Amsterdam herkesi mutlu edebilecek bir yer.
Rijksmuseum, Stedelijk Müzesi, Van Gogh Müzesi ve Anne Frank Evi, Amsterdam´ın güzel müzelerine örnek olarak verilebilir. Biz bu seferlik tek bir müze ziyaret etmeye karar vermiştik ve seçimimizi Anne Frank Evi´nden yana kullandık. Temel olarak Anne Frank Evi, Nazi işgali sırasında ailesiyle birlikte iki yıl boyunca Amsterdam merkezinde ki bir binanın gizli bir bölmesinde saklanmış olan Anne Frank´ın saklandığı bina. Bu kadar bilinir olmasının sebebi ise o yaşta ki bir kızcağızın kendisinin ve ailesinin yaşadıklarını, gizli bölme insanlarının hissiyatlarını Kitty adlı hatıra defterine, çok güzel bir dille, not tutmuş olması. Aşağıda ki fotoğrafta görebileceğiniz gibi müzede Can Yücel çevirisi ile İş Bankası Yayınları basımını 12 Euro karşılığında alabilirsiniz.
Amsterdam ile ilgili yazılarda bisiklet olayının abartıldığını düşünürdüm, yanılmışım. Şehir adeta bisikletliler tarafından işgal edilmiş. Özellikle sabahları ve akşam iş çıkış saatlerinde çok sevimli görünen bir bisiklet trafiği oluşuyor. Amsterdam, benim şu ana kadar gözlerimle gördüğüm en geniş bisiklet yollarına sahip. Sizde 3-4 saatliğine 10-15 Euro civarı bir ücret ödeyerek bisiklet trafiğine dahil olabilirsiniz. Biz ise bisiklet kiralamaktan, işleyişi, kuralları bilmediğimizden vazgeçtik, biraz da korktuk.
Kanallar çevresi ise başlı başına bir güzellik. Saatlerce bakına bakına yürümekten çok keyif aldık. Red Light District bölgesi de yürüyüş için oldukça güzel. Özellikle akşam olup ta, güzel güzel giyimli, hanım hanımcık kızlar odaların kırmızı ışıklarını yaktığı zamanlar daha da bir güzel oluyor. Yeter ki meme görmeye çalışırken suya düşmeyin.
Umarım Tekrar Karşılaşırız Amsterdam
Biz Amsterdam´ı beğeneceğimizi bildiğimizden olsa gerek, müze ve şehir ziyaretini bir daha ki sefere erteledik. Olur da yaşlanmayı becerirsek, bir müze turu yaparız yeniden. Ben Amsterdam ziyaretimden, kuzeyi sevmeyen biri olarak, kesinlikle memnun kaldım. Amsterdam dönüşü İngiltere, özellikle Manchester, gözünüze çirkin, karanlık görünebilir. Gezimin tek kötü yanı, Amsterdam ziyaretimden bu yana, bir buçuk aydır, tavşan kostümü giyen bir adam tarafından takip edilmemdir herhalde.